Kadın cinayetlerinin haberleştirilmesi

Geçtiğimiz hafta, kadına yönelik şiddetle mücadele haftası olma sebebiyle pek çok etkinlik ve panele katıldım. Bunlardan biri de İstanbul'da iki gün süren "Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Eylem Konferansı" idi. Filmmor Kadın Kooperatifi tarafından düzenlenen konferansta "kadın cinayetleri eylem araştırması" ve çözüm önerileri konuşuldu, tartışıldı. 

Sonuç bildirgesinden söz edeceğim ama bugün kadın cinayetlerinin haberleştirilme konusuna değinmek istiyorum. Konferansta da en çok üzerinde durulan konu bu oldu. Kadın cinayetleri nedir, bunlar haber yapılmalı mı? Çünkü kamuoyunda şöyle bir düşünce var: Eskiden bu kadar çok kadın cinayeti haberi yoktu. Ne oldu da artı? Acaba medyaya yansıyan bu haberler yüzünden mi artıyor bu cinayetler? 

Konferansta konuşan herkesin hemfikir olduğu konu, sonu ölümle biten kadına yönelik şiddetin hep var olduğu. Eskiden de vardı, şimdi de var. Hem de yüzde 90'lar civarında. Tabii hepsi cinayetle sonuçlanmıyor, fiziksel de olmuyor belki ama ekonomik ve sözlü şiddeti de içine kattığımızda oranın giderek artığını görüyoruz. 

FİLMMOR KILAVUZU 

Sadece eskiden haber olmuyordu bu cinayetler. Kanıksanıyordu. Son yıllarda ise gazetelerde ve televizyonlarda yer alıyor. O yüzden de artmış gibi gözüküyor. Filmmor bu konuda güzel bir iş yapmış ve bir de bu cinayetlerin nasıl haberleştirilmesi gerektiği konusunda bir de kılavuz hazırlamış. Çünkü sorun bu cinayetlerin haberleştirilmesinde. 

Önce "kadın cinayeti" nedir diye bakalım. Herhangi bir kişi tarafından "Kadın olduğu için" öldürülen, kadınların maktul olduğu cinayetler "kadın cinayeti"dir. Bir cinayetin kadın cinayeti olup olmadığını anlamak için, "öldürülen kişi erkek olsaydı aynı şekilde öldürülür müydü?" sorusunu yöneltmek yeterlidir. Örneğin bir erkek, giydiği giysi yüzünden şiddete veya cinayete maruz kalır mı, başka bir erkek veya kadınla selamlaştığı veya görüştüğü, yüksek sesle güldüğü, radyodan şarkı isteğinde bulunduğu için öldürülür mü? Cevap "hayır" ise, söz konusu olan bir kadın cinayetidir. Kadın cinayetleri, temel nitelikleri odak alınarak haber yapılmalıdır. Öncelikle adı konmalıdır. Herhangi bir adli olay gibi haberleştirilmemelidir. Eğer bir kadın, herhangi bir kişi tarafından "kadın olduğu için" öldürülmüşse "bu bir kadın cinayeti"dir, denmelidir. 

CİNNET CİNAYET İŞLEMEZ 

Haberi sunarken de unutulmaması gereken husus şudur: Haberi sunan, ne bir psikolog, ne yargıç, ne falcı ne de bir hikaye yazarıdır. Sadece gazetecidir. Dolayısıyla haberi verirken söylentilerden, yakıştırmalardan, kalıplaşmış formüller ve yargılardan uzak durmalıdır. 

Cinayetin sorumlusu olarak, cinnet, iflas, psikoloik sorun gibi klişe kolaycılığına başvurmak yerine gerçek sorumlular bulunmalı ve haberde bu yer almalıdır. Kadınları korumayan devlet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, destek olmayan aile gibi etkenler de mutlaka haberde yer almalıdır. Zira kadın cinayetlerinin tek bir sorumlusu yoktur. Haberde melodramdan, sansasyon ve pornografiden kaçınılmalıdır. En önemlisi fail gizlenmemeli, cinayeti kim işlediyse özellikle başlıkta belirtilmelidir. Pek çok haberde yer aldığı gibi cinnet, kıskançlık, iflas, aşk veya öfke gibi durumlar cinayet işleyemez. Ve önemlisi haberin faillerin ifadelerine dayandırılmaması. Ve başlığın onun ifadelerinden çıkarılmaması. Çünkü kadın öldürülmüş oluğundan bu iddiaları yanıtlayacak durumda değildir. Bu nedenle haber kaynakları çeşitlendirilmelidir. Yani bahaneler, tek verili gerçek sayılmamalıdır. 


Seda KAYA
www.yeniasir.com.tr
Kadın cinayetlerinin haberleştirilmesi