FİLİZ OTYAM
Görüntülenme: 16382

FİLİZ OTYAM

SANATLA GEÇEN BİR ÖMÜR
Söyleşiyi Yapan: Sibel Atasoy
Yer: Antalya
Tarih: Eylül 2015

Galeri

Söyleşi


Bize kendinizden bahseder misiniz?
Daha çok Fikret Otyam’ın eşi olarak tanınıyorum çünkü 41 yıldır onunla beraberim. 41 yıl önce evlendim Fikret’le, ondan önce yurtdışındaydım eğitim için. New York çok sevdiğim bir şehirdir. Orada iç mimari okudum. Fikret’le evlenip Türkiye’ye döndükten sonra planımız Anadolu’da bir yerde yaşamaktı. Antalya Gazipaşa’ya yerleştik, orayı çok sevdik. Gazipaşa’nın ismi cezbetti bizi önce. Orada 25 yıl yaşadık Selinus kalesinin eteklerinde. 25 yıl içinde çok çalıştık, çok ürettik. Ben dokuma tezgâhını öğrendim yaşlı teyzelerden. Kadınlar bahçesinde yetiştirdiği pamuğu ve hayvan yünlerini eğiriyor orada. Evlerinin eşyasını kadınlar kendileri üretiyordu. Herkesin giysisini ve evde kullanılan örtüleri o tezgâhta dokuyorlar ve son olarak kendi kefenlerini dokuyordu kadınlar. Bu beni çok etkiledi. Orada uzun yıllar çalıştım. 30 yıl fiilen dokudum, çok zor ve yorucu bir işti. Fikret ressamlığa devam etti, kendi sergilerini açtı. Hep ürettik, hep çalıştık beraber. Gündüz herkes kendi işini yapardı akşamları ise sofrayı kurup oturduğumuzda kıyasıya birbirimizi eleştirirdik. Birbirimize ışık tutar, bir pencere aralardık. Sonraki zamanlarda sağlık sorunları çıkmaya başladı. Gazipaşa’dan taşınıp Antalya’nın Geyikbayırı köyüne yerleştik. Orada da hayvanlarımız oldu keçiler, tavuklar, horozlar… Hep beraber aile olarak geçirdik bu yılları. Son zamanlarda Fikret’in sağlığı kötüye gitti. Sık sık yoğun bakıma girip çıkıyordu ta ki 8 ağustos 2015’e kadar. Alevi Bektaşi inancına büyük bir saygısı vardı. Evli olduğumuz sürede beni de bu konuda eğitti. Bu konuda araştırmaları ve kitapları da var. Onların çok ilerici ve aydınlık insanlar olduğunu keşfetmişti. Şimdi Fikret için kültür merkezleri açıldı. Alevi ve Sünni dostları beraber uğurladı onu son yolculuğuna. Dostları her şeyi çok iyi ayarlayıp örgütledi cenazesinde.

Fikret Otyam ile evli olmak nasıldı?
Bunu bana daha önce de sordular. Ben hep bir macera olarak gördüm. Çok renkli bir hayatı vardı. Çok paylaşmayı seven bir insandı. Anadolu’yu çok dolaştık, yurt dışına çok gezilerimiz oldu. Hep iş gezileriydi bunlar ama tatil gibi geçiyordu.

Metropol kadını olarak Anadolu’ya yerleşmek nasıldı?
Gelip bu kadar kırsal kesime yerleşmeyi Fikret çok istiyordu. Onunla beraber olacaksam her şeyi paylaşmam lazımdı. Ben burada yaşayamam demedim hiç. Eğer isterseniz yaparsınız.

Antalya’da bir kadın olarak yaşamak sizce nasıl?
Antalya’da yaşamak başta zordu. Ne olursa olsun sonuçta taşra kenti ama yıllar içinde çok büyük değişimler oldu. Altın Portakal Festivali çok gelişti. Onun dışında müzik festivalleri, tiyatrolar, dernekler kuruldu. 2010 yılında Antalya Kent Konseyinde kadın cinayetlerine karşı bir araya gelip bir şeyler yapma kararı aldık. Bu konuya dikkat çekmek adına bir heykel yapılması kararlaştırıldı ve yarışma açıldı. Kadın heykeltıraşların katıldığı yarışmada Meriç Hızal’ın projesi kazandı. Bunun üzerine Al Yazma Anıtı yapıldı. Anıt için paranın yarısını biz topladık geri kalanını Muratpaşa Belediyesi karşıları. Öldürülen kadınların isimlerinin oyulduğu olduğu bir anıt bu. Rüzgârlı havalarda o isimlerin arasından giren rüzgâr içeride bir uğultu yaratıyor. Güneşli havalarda anıtın üzerine vuran ışıkla kadınların isimleri zemine yansıyor. Orada tam bir yüzleşme yaşanıyor. Geceleri içeriden bir aydınlatma yapılıyor ve ruhani bir havası oluyor. Bayındır mahallesinde, bayındır parkında yapıldı bu anıt. Biz daha merkezi bir alanda olmasını istedik ancak bize buranın turistik bir kent olduğunu ve bu anıtın fazla göze sokulmaması gerektiğini söylediler. Biz de onlara bu durumun anlatılmasının çok önemli bir konu olduğunu anlattık. Keşke bu anıt bir prototip olsa ve diğer şehirlerde de yapılsa. Kadınlar sahipsiz olmadıklarını görse.

Uzun yıllar süren evliliğinizin zor dönemleri oldu mu?
Her birliktelikte zorluklar olur. Fikret uzun yıllar şeker hastası olduğu için ani parlamaları oluyordu mesela. Çok tedbirsizdi düşerdi, hasta olurdu onu doktora götürürdüm. Özellikle son yıllarda onun şoförüydüm, asistanıydım, aşçısıydım, arkadaşıydım. Yazılarını yazar, editörlüğünü yapardım. Her boşluğu doldurmaya çalışırdım. Bir yandan da üretmeye devam ettim. Sergilerimizi ortak açardık.

Kadınlara ne tavsiye edersiniz?
Üretmek için şartların uygun olmasını beklemektense elinize geçen her fırsatta bir şeyler üretmeye çalışmalısınız. Beklerseniz olmuyor. Üretirseniz çevrenizdeki insanlara da örnek oluyorsunuz ve onların yaşamını kolaylaştırmış oluyorsunuz.

Antalya Kadın Müzesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok güzel bir proje, bir an önce gerçekleşmesini diliyorum. 
FİLİZ OTYAM